Evlenmeye niyetim hiç mi hiç yoktu aslında. Sevgilimle beraber olmaya başladığımızda bile 'Ben evlenmeyi düşünmüyorum.' deyip kestirip atmıştım. Aslına bakarsanız onun da çok umurunda değildi evlenmek isteyip istememem. Ama bu konuşmaların üstünden sadece 1 sene kadar bir zaman geçti ve işte evleniyoruz.
İkimizde artık evlenelim diye ölüp bitmedik bu girişten anlaşıldığı üzere. Yine ailelerin 'Aman çıkıp da napıcaksınız, evlenin işte güzelce.!!' baskıları üzerine mecbur kaldık. Mecbur kalmak derken 'Beraber olmak istiyoruz. Mutluyuz. Buna bir ömür boyu katlanabiliriz herhalde.' türünde düşüncelerle ailelerin gazıyla da evlilik hazırlıklarına başladık.

E peki o böyle stresten yanıp kavrulurken sen çok mu rahatsın derseniz? Ben bu olayın neresindeyim tam olarak konumlandıramıyorum kendimi. Şu anki tek derdim kimsenin kalbi kırılmadan bu evreyi atlatabilmek. bu döneme damgasını vuran bu stres ya da sevgilimin bakan kör haline gelmesinden öte annemle yaşadığımız kavgalar oldu. Annem çok acımasız, haksız davranışlar sergiledi. Şimdi anlıyorum ki dikkat çekmeye çalıştığı için ağlayıp zırlayan çocuklar gibiymiş. Tek çocuk ve kız çocuğu olduğum için, ailemden uzakta başka bir şehirde evlenip yerleşeceğim için, annem hiç tanımadığı bilmediği yaban ellerde değişik adet törelerle muhatap olduğu için inanılmaz bir stres ve korku içindeydi. En sonunda sayısız kavgalarımızdan birinin sonunda bir akşam bana bağırdı ve 'Kızım ellerimin arasından kayıp gidiyor tutamıyorum!!' dedi. O an anladım asıl meselenin ne olduğunu; annem beni kaybetmekten korkuyordu. Biricik kızı başkalarına 'Anne' demeye başlamıştı. Bir adama anne babasından daha yakın olacaktı. Daha çok güvenecekti. Buna alışmanın kolay olmayacağını o an anladım. Kendisinin ufaktan kaçırdığını düşünerek orada noktaladım bu tartışmayı. Daha sonra benim kalbimi bu tür şeylerle çok kırdığını anlayarak; biraz da evlilik düşüncesine alışarak sanırım yavaştan normale döndü. Şu an bir sorun yok gibi görünüyor. Anneler çok hassas oluyorlar böyle dönemlerde. Dikkat etmekte fayda var.
Ama asıl evlilik için ısrar kıyamet eden de kendisiydi. Annelerin bu evlilik ve damat merakı inanılmaz gerçekten. Hem kızımız kimseye muhtaç olmasın, kendi ayakları üzerinde durabilsin diye okutup iş güç sahibi yaparlar hem de hiç hayatını yaşayamadan evlen evlen diye baskı yaparlar. ben sevgilimle beraber olmadan önce bile 'Hemen sevgili bul ondan sonra da hemen evlen!!' diye ısrar ederdi. Oldu! Annem emretti hemen sevgili bulayım. Hemen de evleneyim!! Görürsem söylerim.
Ama aynen öyle oldu işte. Annelerin bilinçsizce yarattıkları bu 'Secret' olayı gerçekten kayda değer. Bu düşünceye o kadar inanıyorlar ve enerjilerini o denli yayıyorlar ki oluyor gerçekten. Neyse bende hiç mi yok? Evlenmeye hiç niyetim olmasa ben de yan çizerdim. (Gerçi elimden geldiğince uzatmaya çalıştım ama...) Benim de içimde varmış demek ki.
Neyse hazırlıklara geri dönersek: Ben gelinlik, saç ve makyaj ile dekorasyon (eşyalar, perdeler vb.) ile ilgilendim. Sevgilim ise geri kalan her şeyi üstlendi. :) İşin ilginci ben bu kadarını bile halledemezken ve halen kafamda soru işaretleri ile kıvranırken o koskocaman bir organizasyonun altından kalktı.
Ben kendi saçıma makyajıma bile karar vermedim. Dekorasyon konusunda aldığım eşyaları sevsem bile uyumlu olup olmadığım ve aksesuarlar konusunda çuvallayacağımı düşünerek biraz gerginim. İşin kötüsü daha eşyalar gelmedi ve ne olup bittiğini göremiyorum henüz.
Yaşayıp göreceğiz. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder